Migren ve Baş Ağrıları İçin Çözüm Yolları

Için bilgi mi arıyorsunuz? Migren ve Baş Ağrıları İçin Çözüm Yolları makalesine göz atın ve hakkında daha fazla bilgi edinin

Migren ve baş ağrıları, yaşam kalitemizi etkileyen yaygın sorunlardır. Eğer siz de bu dertten muzdaripseniz, yalnız olmadığınızı bilmelisiniz! Fizyoterapist olarak, baş ağrılarının yönetiminde çeşitli yöntemler sunmak istiyorum. Öncelikle, baş ağrılarının birçok sebebi olabilir. Stres, uyku eksikliği, yanlış beslenme, hormonal değişiklikler ve hatta postür sorunları bunlar arasında yer alır. Bu yüzden, baş ağrınızın kaynağını bulmak çok önemlidir. Bunu yaparken, günlük yaşamınızı ve alışkanlıklarınızı gözden geçirmek faydalı olabilir. Fiziksel terapinin baş ağrılarına karşı etkili bir çözüm yolu olduğunu söylemeliyim. Vücut üzerinde uygulanan bazı teknikler, özellikle de boyun ve omuz kaslarını hedef alan egzersizler, kas gerginliğini azaltabilir ve kan akışını artırarak ağrıyı hafifletebilir. Örneğin, boyun kaslarını esneten ve güçlendiren basit egzersizler, ağrının seyrini olumlu yönde etkileyebilir. Ayrıca, postürünüze dikkat etmek de önemli. Uzun saatler bilgisayar başında oturuyorsanız, düzenli aralıklarla pozisyonunuzu değiştirmeyi unutmayın. Ergonomik bir çalışma alanı oluşturmak, kas gerginliğini azaltarak baş ağrılarını önleyebilir. Stresi yönetmek de bir o kadar kritik. Yoga, meditasyon veya derin nefes egzersizleri gibi teknikler, hem zihinsel hem de fiziksel rahatlama sağlar. Bu aktiviteler, bedeninizi ve zihninizi sakinleştirerek baş ağrılarının sıklığını ve şiddetini azaltabilir. Bunların yanı sıra, yeterli ve düzenli uyku almak da baş ağrılarının önlenmesinde büyük bir rol oynar. Uyku düzeninizi iyileştirmek için yatmadan önce ekran kullanımını azaltmak, rahat bir uyku ortamı yaratmak ve uyku saatlerinizi sabit tutmak faydalı olabilir. Son olarak, beslenmenize dikkat etmek de önemli. Şekerli ve işlenmiş gıdalardan uzak durmak, yeterli su içmek ve düzenli olarak sağlıklı besinler tüketmek, vücudunuzun genel sağlığını destekler ve baş ağrılarının sıklığını azaltabilir. Migren ve baş ağrıları ile mücadelede bu önerileri denemek, günlük hayatınıza olumlu katkılar sağlayabilir. Unutmayın, her birey farklıdır; bu nedenle en iyi çözümleri bulmak için bir uzmandan yardım almak her zaman faydalıdır. Kendinize iyi bakın!

Evlilik Bir Kaçış Olabilir Mi?

Için bilgi mi arıyorsunuz? Evlilik Bir Kaçış Olabilir Mi? makalesine göz atın ve hakkında daha fazla bilgi edinin

Danışanlar ilk seansa geldiklerinde onlara cevabını önemseyerek sorduğum sorulardan biri: Evlenirken, evliliğe dair motivasyonunuz ne olmuştu?

  • Aslında ben evliliği bir kaçış olarak görmüştüm….böyle olacağını hiç düşünmemiştim!

Evliliğe adım atarken bu motivasyon da olmanın üzerine düşündüğümde aklıma ‘Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak’ deyimi aklıma geliyor.

Bu yazı, bu durum içinde yaşayan kişiyi yargılamak, dışlamak, etiketlemek, eleştirmek için değil. Ama eğer bu motivasyon ile evliliğe adım atıyor isen birlikte bakalım isterim bu durumun terazideki dengesine; getirisine, götürüsüne..

Kök aileyle yaşanılan sorunlar (fiziksel, sözel, psikolojik …) birey üzerinde olumsuz etkiler bırakabilir. Kaldırılamayanlar kaldırılabilene oranla fazla olduğunda bir çıkış yolu aramak, o durumdan kurtulmayı istemek anlaşılabilir bir yerde elbette. Kaçtığında sığındığın yer evlilik mi olmalı üzerine biraz düşünmek gerekir. Sana iyi gelmeyen bir yerden kaçarken evliliği bu durumun kurtarıcısı olarak görmek; gömleğin düğmesini baştan yanlış iliklemek gibi olur. Düğmeyi yanlış ilikleyip gömleğin görüntüsünü bozuk göstermeye kadar gitmek yerine neden baştan düğmenin yanlış iliklendiğinin farkında olmayalım ki?

‘Konuşması kolay gel de gör yaşadıklarımı!’ diyebilirsin aslında öncelikli tek hedefin; kurtulacağını ümit ederek her şeyin daha iyi olacağını düşünmek.. Ama bu düşünce temelinde inşa ettiğin evlilik sana ne kadar iyi gelecek işte orası hayal ettiğin gibi olmayabilir.

Sesi duyulmayan “Takıntı” kitabında:

“İlişkilerle var olmayı, bununla birlikte ilişkiler içinde kendisini öldürmemeyi öğrenen, gelişen, büyüyen, sınırları olan, kendini koruyan, farklı olmayı da benzeşmek kadar kabullenen ve bu nedenle suçlu hissetmeyen, utanmayan, kaygılanmayan bir “ben” inşa etmek önemlidir.”

Demem o ki; kaçtığın yerdeki “ben” ile kurtuluşun olarak gittiğin yerdeki “ben” arasında bir fark var mı? O “ben” ler kendinin farkında olmadığı sürece kaldığın yer ile gittiğin yer sadece mekan ve kişi değişikliği yapmış olacak.

Bu yazı, umuyorum senin için fayda sağlar.

İlişkiler içinde kendini öldürmemen dileğiyle..

Sevgiyle..

Çocuklarımıza Mahremiyet Eğitimi Veriyor muyuz?

Için bilgi mi arıyorsunuz? Çocuklarımıza Mahremiyet Eğitimi Veriyor muyuz? makalesine göz atın ve hakkında daha fazla bilgi edinin

Herkese merhabalar,

Uzun zamandır kaleme almak istediğim bir konuydu Mahremiyet Eğitimi , Toplum vicdanının da şahit olduğu, hepimizin sonucu merakla ama en çokta bir an önce çözülmesini umut ettiğimiz Narin Güran cinayetinin ardından sıkça dile getirilmesin bir kez elzem olduğunu düşündüğüm Mahrem..

Neydi Mahrem?

Bize özel ve saklı olan ,dokunulsun veya bilinsin istemediğimiz, biz alanlarımız..

Peki Mahremiyet sadece yetişkin hayatına dair, yetişkin hayatına dahil midir?

Çocuklarımıza mahremiyeti öğretiyor ve bu alanlarına, sınırlarına bizler de saygı duyuyor muyuz?

Mahremiyet Eğitimi de diğer tüm eğitimlerde olduğu gibi ailede başladığımız bir eğitimdir. Öğretmekle kalmayıp, öğretmeye çalıştıklarımızı bizim de uygulayıp, uyumlandığımız bir eğitim sürecidir. Çocuklar normali önce evlerimizde öğrenir. Mahremiyetini ihlal eden öncelikle aileler olursa çocuklar bunun normal ve olması gereken olduğunu öğreneceği için, suiistimale uğrayabilir ve istismara açık hale gelebilirler. Çocuğumuza bedeninin sadece ona ait olduğunu, o istemeden kimsenin dokunamayacağını, iyi dokunuş, kötü dokunuş ayrımını, dokunulmaması gereken vücut bölgelerini, istemediği hiç bir şeyi yapmak zorunda olmadığı ve hayır deme hakkının olduğunu, istemediği / maruz kaldığı ortam ve durumda bulunmamak için yardım isteyebileceğini ve bunun için gerektiğinde “çığlık atmayı” öğretmeliyiz .

Mahremiyet Eğitimi Ne Zaman Verilmeye Başlanmalı?

4- 6 yaş aralığında vermenin doğru zamanlama olduğunu söylemekle birlikte, 3 yaş itibariyle de yine ve hep çocuğun anlayabileceği düzeyde ve merak ettiği kadarıyla olmasının doğru olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Çocuklarımız yarınlarımızın emaneti ve sahibi, hepsi çok kıymetli ..

Mahremiyet Eğitimine önem verelim, ihtiyaç duyulduğunda veya yetersiz kaldığımızı hissettiğimiz anlarda uzman desteğini almaktan çekinmeyelim.

Melike ALTUNTAŞ

Aile Danışmanı

Travma ve Travmanın Etkileri

Için bilgi mi arıyorsunuz? Travma ve Travmanın Etkileri makalesine göz atın ve hakkında daha fazla bilgi edinin

Travmayı ve travmanın insanlar üzerindeki etkilerini anlamamız açısından alana önemli katkılarda bulunan Van Der Kolk tarafından yazılan “Beden Kayıt Tutar” kitabında, Kolk ilk bölümüne Jessica Stern’ün Denial: A Memoir of Terror kitabından bir alıntı yaparak başlar. Bu alıntı, travma yaşayan birinin ağzından, travmanın kişi üzerindeki etkisini bize mükemmel bir şekilde özetler. İşte, travma yaşayan bir insanın ağzından travma şu şekilde anlatılabilir:“ Bazı insanların yaşamları, öykü gibi akıp gidiyor, benimkinde ise bir sürü duraklamalar ve başlangıçlar var. İşte travmanın yaptığı şey bu. Akışı bölüyor… Sadece “olup bitiyor” ve ardından yaşam devam ediyor. Kimse sizi buna hazırlamıyor.”

Travma; günlük rutini bozan, kişiyi korkutan, dehşet içinde bırakan, çaresizlik yaratan, çoğu kez olağandışı ve beklenmedik olayların yol açtığı etkiler bırakır. Kişinin; beden bütünlüğünde ve ruhsal işleyişinde onarılması gereken hasarlara neden olur. Yukarıdaki alıntıda da görüldüğü gibi kişinin hayatındaki akışı bozabilir. Peki, travma bunu nasıl mı yapıyor? Travma; kişinin geçmişinde “olup biten” bir olay olmaktan ziyade, kişinin zihninde, beyninde ve bedeninde iz bırakıyor.

Travmanın türlerine bakacak olursak: çocuk istismarı, doğal afetler, yangın ve yanıklar, savaş, işkence, tecavüz ve cinsel saldırı, motorlu araç kazaları travmanın bazı türleridir. Travma tepkisi herkeste aynı şekilde görülmez. Travmaya maruz bırakılan kişiye dair değişkenler (kadın cinsiyeti, toplumsal cinsiyet, yaş, ırk, yoksulluk, işlevsiz baş etme yolları vb.), yaşanan travmanın özellikleri (kasıtlı şiddet eylemleri, yaşama dönük tehditler, fiziksel yaralanma, cinsel saldırıya maruz bırakılma vb.) ve toplumsal tepki,destek ve kaynaklar (aile üyeleri, arkadaşlar ve çevrenin desteği, suçlayıcı olmayan tepkiler, yardım kuruluşlarının varlığı vb.) travma tepkisini etkileyebilecek değişkenlerdir.

Çocuklukta yaşanan travmaların kişi üzerinde daha kalıcı psikolojik zorluklara neden olduğu söylenebilir. İnsan gelişiminin olumsuz dış etkilere en açık olduğu bir dönemi olması nedeniyle, çocuklukta yaşanan travmalar kişi üzerinde, hızlı bir şekilde müdahale edilmediğinde, yaşam boyu biriken ve katlanan etkiler bırakabilir. Çocukluk travmaları, psikolojideki rahatsızlıklar söz konusu olduğunda, uzmanların her zaman öncelediği, rotalarını belirledikleri bir pusula gibi görünür.

Travmanın Etkileri Neler Olabilir?

Travma kişiyi, biyolojik-psikolojik-sosyolojik olarak etkiler. Travmanın kişi üzerinde birçok olumsuz ve başa çıkılması zor etkileri olabilir. Genel olarak kişiler; korku, çaresizlik, dikkat toplama güçlüğü, öfke ve suçluluk gibi duygular yaşarlar. Travmayı hatırlatan kişi(ler)den ya da ortam(lar)dan kaçma çabası söz konusudur. Bunlarla birlikte; hissizlik, dalgınlık, duygusal küntlük (duygusal donukluk), şaşkınlık, farkındalıkta azalma, depersonalizasyon (kişinin kendi bedenine ya da zihnine yabancılaşması), derealizasyon (kişinin gerçek dünya algısından uzaklaşması) ve dissosiyatif amnezi (strese bağlı olarak gelişen anormal hafıza kaybı) gibi belirtiler oluşabilir. Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB)’nda kişi; yineleyici, istemsiz ve sıkıntı veren anılar/düşler görebilir. Flashbackler (geçmişe dönüşler) yaşayabilir. Anksiyete, kaygı ve panik bozukluk, majör depresyon, psikotik depresyon, somatik (bedensel) belirtiler ve bağlantılı bozukluklar, bağışıklık sistemi zayıflığı, psikoz, madde kullanım bozukluğu, bağlanma sorunları da travmanın neden olabileceği başka etkiler olarak sayılabilir. Yani, travmanın kişi üzerindeki etkilerine bakıldığında, travmanın bazı hastalıkların sebebi, bazılarının hazırlayıcısı ve bazıları içinse sürdürücü etkisi olduğu söylenebilir.

Travmaya Maruz Bırakılan/Kalan Beyinde Neler Olup Biter?

Travmatik bir olaya maruz kalan ya da maruz bırakılan kişi artık farklı bir sinir sistemiyle hayatta kalmaya çalışır, buna mecbur kalır. Travma yaşayan insanların beyninde; biyolojik ve nörolojik düzeyde önemli değişiklikler meydana gelebilir. Travma; beynin yapısını ve işleyişini derinden etkileyerek stres yanıtlarını, duygusal düzenlemeyi ve hafıza süreçlerini değiştirebilir. Ancak bu değişiklikler her zaman kalıcı değildir. Terapi, ilaç tedavisi, farkındalık çalışmaları ve destekleyici sosyal ilişkiler, beynin iyileşmesine yardımcı olabilir. Travmanın etkilediği başlıca birkaç beyin bölgesine bakılacak olursa, bunlar:

Amigdala, korku ve tehdit algısından sorumlu bir beyin bölgesidir. Travma sonrası, amigdala aşırı aktif hale gelebilir. Bu, kişinin sürekli olarak tehlikede olduğu hissini yaşamasına ve gereksiz yere “savaş ya da kaç” tepkisi göstermesine neden olabilir.

Hipokampus, anıların oluşumu ve düzenlenmesinden sorumlu bir bölgedir. Travma yaşayan kişilerde bu bölge etkilenebilir ve travmatik olayların işlenmesi zorlaşabilir. Bunun sonucunda kişi, geçmiş olayları hatırlamakta zorlanabilir veya travmatik anıları doğru bir şekilde işleyemeyebilir.

Prefrontal korteks, karar verme, düşünme ve duygusal düzenlemeden sorumlu olan beyin bölgesidir. Travma sonrasında, bu bölgenin işlevi zayıflayabilir. Prefrontal korteks yeterince etkin çalışmadığında, kişi duygusal tepkilerini kontrol etmekte zorlanabilir, ani öfke patlamaları, kaygı atakları veya kontrolsüz duygusal tepkiler gösterebilir. Prefrontal korteksin işlevindeki bozulmalar, travma yaşayan kişilerin rasyonel düşünme yeteneklerini olumsuz etkileyebilir. Travmatik olaylar karşısında mantıklı kararlar almak zorlaşabilir ve kişi, tehlikenin ortadan kalktığını bilse bile kendini sürekli tehdit altında hissedebilir.

Görüldüğü gibi travma, kişinin hayatı algılayış biçimini tamamen değiştiren zorlayıcı bir yaşantıdır. Travmanın etkileri geniş kapsamlı ve çok boyutludur. Bu etkiler her bireyde farklı yoğunlukta ve şekilde ortaya çıkabilir. Ancak doğru yaklaşım ve destekle travmanın etkilerini hafifletmek ve iyileşme sürecine girmek mümkündür. Kaynaklara göre birçok insan; psikoterapi, ilaç tedavisi, fiziksel aktivite, farkındalık ve sosyal destek ile travmanın etkileriyle başa çıkabilir.

Fibromiyalji ve Tedavisi

Için bilgi mi arıyorsunuz? Fibromiyalji ve Tedavisi makalesine göz atın ve hakkında daha fazla bilgi edinin

Fibromiyalji Nedir?

Fibromyalji sebebi kesin olarak belli olmayan, yaygın kas ve eklem ağrıları , azalmış ağrı eşiği, başta bel ve boyun olmak üzere tüm vücutta tutukluk, uyku bozukluğu, yorgunluk ve psikolojik problemlerle birlikte görülen kronik bir rahatsızlıktır. Her yaş grubunda görülebilmekle birlikte en sık orta yaş kadınlarda görülmektedir

Fibromiyalji Neden Olur?

Fibromyaljiye neden olan sebepler henüz kesin olarak bilinmese de, hastalığın gelişiminde rol oynadığı düşünülen çeşitli mekanizmalar mevcuttur.

*Sinir Sistemindeki Değişiklikler

*Sinir Sisteminin Aşırı Duyarlılığı

*Genetik

*Çevresel Faktörler

*Hormonal Değişiklikler

*Otonomik Fonksiyon Bozukluğu

Fibromyalji Tanısı Nasıl Konur ?

Fibromyalji tanısı genellikle oldukça zor konulur. Kesin tanıyı koyacak bir görüntüleme yöntemi yada kan testi yoktur.

En az 3 aydır yaygın vücut ağrısı bulunan ve yorgunluk, uyku bozukluğu, kognitif değişiklikler, duygudurum bozukluğu gibi semptomları da olabilen kişilerde, bu semptomları tam olarak açıklayacak başka bir hastalığın bulunamadığı durumlarda fibromyalji tanısı olasıdır.

Fibromiyaljiyle birlikte görülebilen hastalıklar şu şekilde sıralanabilir:

*Anksiyete

*Depresyon

*Huzursuz Bacak Sendromu

*Kronik Baş Ağrısı

*Migren

*İrrıtabl Barsak Sendormu

*Dismonore (Ağrılı Adet Görme)

Fibromyalji Tedavisi

Fibromyalji tedavisinde amaç ağrı, yorgunluk ve tutukluk şikayetlerinin azaltılması, egzersiz toleransı, fonksiyonellik ve yaşam kalitesinin artırılması, stres ve psikolojik problemlerin giderilmesidir.

İlaç Tedavisi

Ağrı, yorgunluk ve uyku problemlerini azaltmak, fonksiyon ve genel iyilik halini artırmak için ilaçlar kullanılmaktadır.

İlaç Dışı Tedaviler

Yapılan çalışmalarda, fizyoterapistlerin fibromyalji tedavisinde önemli rol oynadığı belirtilmiştir.

Hasta eğitimi, egzersiz odaklı eğitimler, manuel terapi, miyofasyal gevşeme, osteopati gibi yöntemler fibromiyalji hastalarının ağrılarını hafifletmekte ve yaşam kalitesini arrtırmaktadır.

Hasta Eğitimi : Hastalarla iyi bir iletişim kurarak fibromyaljinin nasıl bir hastalık olduğu ve hastalığın doku hasarı meydana getirmediği anlatılmalıdır

Stres, kötü postür ve uykusuzluğun ağrıyı tetikleyebileceği hatırlatılmalıdır

Fizyoterapi

Egzersiz Eğitimi : Fibromyalji tanılı hastalar ağrılarından dolayı çoğu zaman egzersizden kaçınmakta ve sedanter bir hayat sürebilmektedir. Ancak egzersiz endorfin düzeylerini artırarak analjezik ( ağrı kesici) etki meydana getirmektedir.

Egzersiz Eğitiminin Amaçları :

*Ağrı ve yorgunluğu azaltmak

* Aerobik kapasiteyi artırmak

* Kas kuvvetini artırmak

Fibromyalji Hastalarında Hangi Egzersizler Yapılabilir?

*Aerobik Egzersizler

*Kuvvetlendirme Egzersizleri

*Germe ve Esneklik Egzersizleri

*Su İçi Egzersizler

*Yoga

*Pilates

Evcil hayvanı olana yılda 2 kez yarım gün izin

Emlakjet, evcil hayvan sahibi çalışanlarına yılda 2 kez yarım gün izin veriyor. Şirketin SemPati izni dediği uygulama 2022 yılından bu yana sürüyor. 

Emlakjet 2022 yılında aldığı kararla, evcil hayvan sahibi çalışanlarına yılda 2 gün yarım izin kullanma hakkı tanımıştı.

SemPati izni denilen uygulamada, Emlakjet çalışanları evde besledikleri hayvanlarının sağlık ihtiyaçlarını karşılayabiliyor.

patronlardunyasi.com

Akyaka’da sonbahar bir başka güzel

Muğla’da, 500’e yakın çadır ve karavan kapasitesine sahip Akyaka Orman Kampı’nda sonbahar bereketi yaşanıyor.  Çadır için günlük 350, karavan için 750 TL ödenen kampta yer bulmak mümkün değil.

Kenan GÜRBÜZ

Denizi, kumu, tarihi evleri, güneşi ve doğal güzellikleriyle ünlü sakin kent ünvanlı Akyaka, çadır ve karavanda tatil geçirmek isteyenlerin de ilk tercihleri arasında yer alıyor. Muğla Valiliği’nin işlettiği Akyaka Orman Kampı Türkiye’nin dört bir yanından gelen tatilcileri ağırlıyor. Sonbahar gelmesine rağmen kamp halen dolu.

4 KİŞİLİK TATİL GÜNLÜK 750 TL

Kamp alanına kurdukları çadır ve karavanlarda tatilini geçiren 4 kişilik bir aile, 30 metrekarelik çadır ve otopark bedeli olarak günlük 750 lira civarında ödeme yapıyor. Kamp alanında bulunan Muğla Vakfı tarafından işletilen taş evlerin geçen yıl gecelik ücreti 1600 TL iken bu sene yapılan zamla hafta içinde 5 Bin 750 TL, hafta sonunda ise 6 Bin 500 ila 7 Bin TL arasında değişiyor.

Kampın 2024 yılı fiyat listesi şöyle:

20 metrekarelik çadır 350.00 TL, çadırda kalan her kişi için 50 TL (Otomobil ile birlikte 500 lira günlük), 30 metrekarelik 550.00 TL çadırda kalan her kişi için 50.00 TL, Karavan 750.00 TL Karavanda kalacak kalan her kişi için 50.00 TL. Otopark içinse motosikletlere 100 TL, otomobillere 150 TL, büyük minibüslere 250 TL, otobüslere ise 500 TL alınıyor.

Valilik tarafından işletilen Taş Evler gecelik 5 kişi 6 bin 500 TL, Ula Belediyesi tarafından işletilen Orman Otel de ise kişi başı kahvaltı dahil 1200 lira.

ELEKTRİK ÜCRETİ 40 İLA 100 LİRA ARASINDA

Muğla Vakfı yetkilileri geçmişte çadır kampın elektrik alt yapısının yetersiz ve kontrolsüz elektrik kullanımı olduğuna işaret ederek, şu bilgileri verdiler:

“Bir proje ile çadır kampın elektrik alt yapısını güçlendirildi. Karavan, çadır ve büyük çadırlara elektrik hizmeti veriliyor. Onu da verdiğimiz kartlara çadır ücretlerine ekliyoruz. Tatilciler, günlük ilave küçük çadır için 40TL, Büyük çadırlar için 100 TL ödüyorlar.”

MUĞLA GENELİNDE 74 MESİRE YERİ BULUNUYOR

Muğla genelinde 11’i milli park alanı olmak üzere toplam 74 mesire yeri ile 2 kent ormanı bulunuyor. Bu alanlardan 4’ünde görevliler gözetiminde çadır ve karavan turizmine izin veriliyor. Tatilciler tarafından en fazla ilgiyi Akyaka’daki orman, Fethiye’deki Günlüklü ve Marmaris’teki Çubucak ile İnbükü çadır kamp alanları görüyor.

patronlardunyasi.com

Türkiye Espor Federasyonunda Alper Afşin Özdemir, yeniden başkan seçildi

Türkiye Espor Federasyonunun (TESFED) olağan genel kurulunda Alper Afşin Özdemir, yeniden başkanlığa seçildi.

Federasyonun 2. olağan genel kurulu, Altınel Ankara Hotel’de yapıldı. Mevcut başkan Alper Afşin Özdemir, kullanılan 101 oyun 70’ini alarak yeniden başkanlık görevine getirildi.

Diğer aday Yasin Nuri Çakır 29 oyda kalırken, 2 oy geçersiz sayıldı.

Özdemir başkanlığındaki yeni yönetim kurulunda Bora Koçyiğit, Esat Kahyaoğlu, Cenk Üstündağ, Mustafa Eröğüt, Abdulkadir Dolaş, Mustafa Furkan Örs, Cesur Sünnetçioğlu, Furkan Güven, Sadık Enes Dişli ve Ebubekir Tekir yer aldı.

Divan başkanlığını Abdullah Albunar’ın yaptığı genel kurulda, faaliyet ve denetim raporları ibra edildi.

Türkiye Espor Federasyonu Başkanlığı’na tekrar seçilen Alper Afşin Özdemir, genel kurulda yaptığı konuşmada, camianın çok hızlı büyüdüğünü belirterek, “2018 yılında kurulan federasyonumuz, bugün 90 bini aşkın lisanslı sporcusu, 1100’ü aşkın tescilli kulübü ve 70’e yakın lisanlı espor merkeziyle büyük bir çatıya dönüştü. Hayata geçirdiğimiz faaliyetlerin yanı sıra milli takımlarımızla yurt dışında tecrübeler ve temsiliyetler yaşadık.” ifadelerini kullandı.

“Ben ve arkadaşlarım 6 yıldır Türkiye’de esporun gelişimi için elimizi taşın altına koyduk. Çok mücadele verdik.” diyen Özdemir, daha güçlü yönetimle federasyona katkı sunmak için çalışmaya devam edeceklerini söyledi.

Delegelere desteklerinden dolayı teşekkür eden Özdemir, şunları kaydetti:

“Yeni dönemde yapacak çok işimiz var. Önümüzdeki yıl ilki gerçekleşecek espor olimpiyatları bizler için çok büyük önem teşkil ediyor. Şimdiden hazırlıklarına başladığımız bu etkinliğin yanı sıra dünya ve Avrupa şampiyonalarında da milli takımlarımıza olan inancımız tam. Altyapı, tesisleşme ve eğitim, önümüzdeki dönemde en önemli önceliklerimiz olacak. Yakın zamanda TESFED Espor Akademisini hayata geçireceğimizin müjdesini de vermek istiyorum.”

patronlardunyasi.com

Serenay Sarıkaya’nın 30 yıl arayla iki ayrı kanepesi

Evinin kapılarını ilk kez Dubai merkezli bir dergiye açan Serenay Sarıkaya’nın leopar desenli kanepesi sosyal medyada çok konuşuldu. Sarıkaya’nın, geçtiğimiz yıl paylaştığı evdeki kanepede süt içerken çocukluk fotoğrafı yeniden gündem oldu.

Serenay Sarıkaya, evinin kapılarını ilk kez açtı.

EVİ SOSYAL MEDYANIN DİLİNE DÜŞTÜ

Oyuncunun, İstanbul Boğazı’nın Avrupa Yakası’ndaki sahile kıyısı olan bir semtte bulunan evindeki leopar desenli kanepesi sosyal medyada çok konuşuldu.

Serenay Sarıkaya, leopar desenli kanepesi hakkında; “Evi düşünmeye başladığımda aklıma ilk gelen şey dev bir leopar kanepe oldu. Nedenini bilmiyorum ama bu fikre takıntılıydım. Her şeyin sade olmasını istiyordum ve sadece bu kanepe benim imza parçam olacaktı. Evin ortasında neredeyse bir sanat eseri gibi. Her bir parçasıyla 360 derece bağlantı kuruyor. Eve vardığımda kendimi kanepede buluyorum. Şimdi ona bir isim vermem gerektiğini hissediyorum” demişti.

30 YIL ÖNCE BAMBAŞKA BİR KANEPE

Serenay Sarıkaya’nın kanepesi sosyal medyada çok konuşulurken, geçtiğimiz yıl 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda paylaştığı fotoğraf yeniden gündeme geldi.

Sarıkaya, 30 yıl önce benzer şekilde oturduğu kanepe üzerinde çekilen fotoğrafını, “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı herkese kutlu ve mutlu olsun. O çocuksu saflığı, gözü karalığı, heyecanı ve inancı hiç kaybetmemek dileğiyle… Huzurla, coşkuyla, neşeyle nice bayramlara, bayram tadında güzel günlere…” mesajıyla yayımlamıştı.

patronlardunyasi.com

Mazhar Alanson’un kızı hayatını kaybetti

Şarkıcı Mazhar Alanson’un acı günü.

Snob Magazin’in özel haberine göre, Mazhar Alanson’un ilk eşi Hale Alanson’dan kızı Eda Alanson (50), hayatını kaybetti.

Ani hastalığı nedeniyle Eda Alanson, Ankara’da tedavi gördüğü Güven Hastanesi’nde vefat etti.

Kızının ani ölümü sanatçıyı yasa boğdu.

patronlardunyasi.com