Psikolojik destek almaya karar vermek kolay bir süreç değildir. Bu karar fiziksel sağlığımızla ilgili sorunlarda ve hastalıklarda tıp doktorlarından tedavi görmeye karar vermek kadar kolay olmayacaktır. Duygular, düşünceler, yaşantılar, deneyimler, denenememişleri derinlerden bulup çıkartmaya karar vermenin bir anda olmaması ve aslında bunun bir süreç olması oldukça normaldir. Kişi kendini, kendinin derinliklerine inip orada saklı, gömülü veya belki de gözünün önünde olup göremedikleriyle karşılaşmaya ve onlara temas etmeye hazır hissettiğinde bu kararı verecektir. Ancak kişi hazır hissetmesine rağmen psikoloji seanslarıyla ilgili aklında pek çok soru işareti olabilir. “İlk seans nasıl olacak?”, “Nereden başlayacağım?”, “Ne anlatacağım?”, “Ne anlatmayacağım?”, “Ya ağlarsam?”, “Ya vazgeçersem?” gibi sorular kişinin aklını meşgul edebilir. Özellikle ilk seansta bu soru işaretlerinin sayısı oldukça fazladır. Sonuçta, daha önce deneyimlemediği bir şeyi deniyor olmak, daha önce bulunmadığı bir ortamda daha önce görmediği biri ile konuşuyor ve kendiyle ilgili bir şeyler paylaşıyor olmak insan için zorlayıcı veya kaygı verici olabilir.
İnsan bir yandan bu soru işaretlerini çözmek isterken diğer yandan soruların cevaplarından korkabilir veya kaçabilir. Bu duygular kişiyi soruyu dile getirmemeye de itebilir.
Öyle ki bazen kişiler bu sebeple seansları iptal edebilir veya hiç gelmemeye karar verebilirler.
Ancak bu süreçte soru işaretlerinin olması, bazen cevaplanamaması, kaçılması veya cevapların üstüne gidilmesi oldukça doğaldır.
Ben de dahil pek çok psikolog bu soru işaretlerinin seansta paylaşılmasını önerilir. Çünkü psikolojik seansların temeli sizsinizdir. Sizin yaşadıklarınız, duygularınız, düşünceleriniz, deneyimleriniz…
Bu soru işaretleri de sizin düşüncelerinizi kapsar ve seansta dile getirilmesi çok olası ve yararlıdır.
Unutmayın psikolojik seanslarınız sizi konuşmak içindir, düşüncelerinizi paylaşmak her zaman daha faydalı olacaktır.